8 Mart 2013 Cuma

Halkalı Boyacı Ustası

Halkalı Boyacı Ustası ; Hava zifiri bir karanlık. Bilincim canlı. Kendime özgü bir hal içindeyim. Koca ovayı sulayan, büyük kanalların birinin, halkalıda boyacı set yolunda yürüyorum. Yanı başımdan akıyor su; sesi kulağımı, serinliği tenimi aynı anda sarmalıyor. Bacaklarım daha bir iştahla adımlıyor yolu; halkalı kalbim se, etrafımda olan biten bütün boyacı gerçekliğe, daha bir saygılı çarpıyor şimdi. Aynı ritimde gelen kurbağa vıraklama seslerinin arasına şimdi; bir üveyik kuşunun – sevdiğini usta kaybetmiş bir kadının ağıt çığlığı gibi- hüzünlü-hüzünlü ötüşü karıştı. Kokusunu bildiğim uzun otların arasında olmalı onun yuvası, diye ustaları düşündüm. 

Gecenin boya fiyatları  karanlığında, yanı başından yürüdüğüm tarlaların, kiminde mısır, kiminde soya fasülyesi, kiminde de badana fiyatları yerfıstığı büyümekte idi. Çıtır-çıtır boy atma sesleri geliyordu kulağıma.
Kendine özgü anılarımın, kendine has halleri, düşüncelerimde harman olurken; şimdi, halkalı boyacı tekrar kulağımda duyduğum, ayağımın halkalıda badana altındaki sıkışan çakıl taşlarının, hızlı ritimdeki çıtır-çıtır sesinden, adımlarımın iyice çabuklaşmış olduğunu fark ettim. Bir an duraksayıp, sırtımdaki boya çantamın omuzlarımdan geçen askılarını, halkalıda boyacılar az yerinden oynatıp, tekrarsan yoluma devam ettim.

Kimi zaman şöyle, kimi zaman da böyle halkalı boya geçen hayatımın, anlamlı ve netlik içinde bütünlük boyacı halkalı taşıdığını düşünürken; şehrin şıklarına doğru yaklaştığımı fark ettim.

Düğümün sorgusu menzili istikametinde ve aynı zamanda da doğanın kendisine doğru yaptığım bu yolculuktan, şimdi tekrardan halkalıda boyacı ben’e doğru geliyordum; şehrin bitmek tükenmek halkalıda boyacı ustası bilmeyen, içi ‘’ben’’ dolu yaşamına doğru.

Bu yürüyüşümdeki hissettiklerimi, daha sonraki bir günde yazmak amacıyla sesimi kaydettiğim cihazımı, şimdi boyacı ustası halkalı  kapatıyorum.